Yorgun Kalpler


   Sevgi,aşk, tutku ve nefret sonsuz gibi gözüken fakat aniden bizleri terkedebilen kavramlardır.Bir şeyleri yazabilmek için  nefret veya sevgi gibi duyguları derinden hissedebilmeniz gerekiyor.O kadar zor ki; bitenlerin ve gidenlerin arkasından boşlukları kelimelerle doldurmak ve bir bütün olarak kocaman bir yazı haline getirmek.Hissettiğiniz yorgunluk sizi zorlar ve eskisi gibi yazamaz hale gelirsiniz.Nefretin bile bir hikayesi vardır.Hem acı tarafından hem tatlı tarafından yazıp hikayenin sonunu olmadık bir şekilde bitirebilir insan...Sen de yaşadığın şaşkınlığın ardından kalakalırsın; bir anda kendini unutursun, kaybolursun ve yaşadığın yer sana dar gelir.Durumu kabullenmek mi daha iyi yoksa umut edip savaşmak mı? Benim için hep en iyi çözüm;duygularımı yansıtan yazılar yazmak ve bir şeyler çizmek oldu.Sorunları çözmek için üretilmiş bir çözüm değil bu; kendimi çözmem için ve kendimi anlayabilmem için seçtiğim bir yol çünkü genelde ilk olarak kendimizi suçlarız. İnsan konuşurken gerçek duygularını,düşüncelerini çeşitli savunma mekanizmalarıyla gayet başarılı bir şekilde saklar fakat yazı yazmak veya çizmek hissettiklerinin açık ve seçik kanıtıdır. Kocaman hayallere ait dalgalar yüzünden yüzemeyip, sonunda da çok yorgun düşen kalpler için Marc Aryan'nın "Kalbin yok mu?" adlı parçasını sizlerle paylaşmak istedim.

Yorumlar

Popüler Yayınlar