Masumlar Apartmanı





15 Eylül’de Trt 1 kanalında yayınlanmaya başlayan “Masumlar Apartmanı” adlı diziyi daha yeni izleme fırsatım oldu. Kanalları veya platformları ayırt eden bir millet haline gelince dizilerin reyting oranı riske girebiliyor. Bu arada bunu kendim de yapmıyor değilim çünkü bugüne kadar Trt 1 kanalında bir diziyi izlemeye yeltenmemiştim. Masumlar Apartmanı’nın tanıtımı gayet güzel yapıldı. Bir de üstüne bir kitabın uyarlaması olduğunu öğrenince daha çok ilgimi çekti. Gülseren Budayıcıoğlu’nun “Madalyonun İçi” adlı romanını okumamıştım, dizi bu yapıttan esinlenerek hazırlanmış. Budayıcıoğlu’nun birçok kitabından uyarlanan farklı kanalarda diziler gösterildi ve de gösteriliyor. Genelde reyting oranları çok iyi olan bu dizilerden sonra “Masumlar Apartmanı” listeye eklendi.  


Önce karakterleri bir tanıyalım diyorum. Karakterleri tanırken ek olarak oyuncuların performanslarını da yorumlayacağım. Dedesi ve erkek kardeşiyle yaşayan İnci karakterine hayat veren Farah Zeynep Abdullah’ ın belli bir karakter çizgisi var. Genelde dram dizilerinin içine renk katan neşeli bir baş rol karakteri ilave ederler. Dram ve romantik dizilerde dengeyi kuran bu karakter genellikle şarttır. Birinin hayatını değiştirebilecek kilit karakterdir. İşte Abdullah üzerine yapışan bu karakter türü sayesinde bu dizideki rolü çok yakışmış. Diğer taraftan büyük sırlarla dolu bir aileye sahip olan Han üç kız kardeşi ve babasıyla beraber Galata’da bir apartmanda oturuyorlar. Bu karaktere hayat veren Birkan Sokullu ise ablasıyla yani Safiye (Ezgi Mola) ile güzel bir iletişim bağı kurmuş ve bunu seyirciye rahat bir dille aktarabilmiş. Safiye karakterinden bahsetmişken; Ezgi Mola’nın ters köşe bir karakteri oynaması bu diziye kısmetmiş ama üzücü olan gerçek yeteneğini bu zamana kadar görmemiş olmamız. Mizah dizilerinin aranan yüzü olmasından mıdır bilemem ama bu dizideki performansı sayesinde dram dizilerinin de aranan yüzü haline gelecek. Safiye, hem obsesif kompulsif hem de istifleme hastalığına sahip bir karakter. Aşırı titizlik hastalığına sahip olan Safiye, gençliğinde annesinden psikolojik şiddet görmüş bir kadın. Dizide kırklı yaşlarının başında bir kadın olan Safiye, ölen annesinin kıyafetlerini giyip onun odasında kalıyor. Safiye karakteri zamanında psikolojik şiddete maruz kalan ve ölen annesini hastalıklı bir halde rol model almasından tutun, kardeşleriyle olan baskıcı ilişkisine kadar çözümlenmesi gereken bir vaka. Bu karakteri inanılmaz bir performansla izleyicilere aktarabilen Ezgi Mola'yı çok tebrik ediyorum. Diğer taraftan Safiye’nin bir küçük kardeşi Gülben karakterine hayat veren Merve Dizdar’da çok iyi bir performans sergilemiş, onun da bir rahatsızlığı var ama daha birinci bölümde onu tam olarak tanıyamadık. 

Genel yorumum ise; sanırım dizi ve film sektörünün bu zamana kadar senaryo kısmında ihtiyacı olan kişi Gülseren Budayıcıoğluymuş. Kendisi ilk ve tek psikiyatri merkezi olan “Özel Madalyon Psikiyatri Merkezi” nin kurucusudur. Birçok vakayla karşılaşan Budayıcıoğlu sıradışı olanları üzerine romanlar yazıyor. Aslında bütün kitaplarındaki baş rol karakterlerinin hepsi gerçek kişilerden esinlenip oluşturmuştur. Çok satanlarda yer alan kitapları daha sonra senaryolaştırılarak iyi reytinglere sahip dizilere dönüştüler.  O zaman akla şu soru gelmesin mi; Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitaplarının senaryolaştırılması ve o dizilerin tututuyor olmasının nedeni izleyicilerin hikayelerde gerçeklik arayışına  mı yoksa senaryonun öznelliğine bağlı mıdır? 

Yorumlar

Popüler Yayınlar