Aslında hikayemin kahramanı kendisiydi...

Ortam loş ve dumanlı.70'li yılların en iyi gruplarına ait şarkılar çalıyor içeride.Adam oturmuş sessizce içkisini yudumluyor.Bir tarafında sürekli,içkinin etkisiyle kahkaha atan bir kadın,diğer tarafında mutsuz yaşlı bir adam ve içkinin etkisiyle kimseyi umursamadan ağlıyor.Şimdi bu adam kahkaha atan bir kadına mı eşlik etsin yoksa derdi başından aşkın,çareyi ağlamakta bulan yaşlı adamın derdine ortak mı olsun?Saate bakıyor ama bulanık gördüğü için barmene kolunu uzatıp saatin kaç olduğunu soruyor.Saat:gece iki.Yorgun ruhuna ve bedenine yenik düşmeden bir an önce mekandan ayrılmak istiyor ama aklı yanında oturan iki farklı ruh haline sahip insanlarda kalacaktı.Mekandan çıkar çıkmaz hep yanında taşıdığı kalem ve kağıdını çıkarıyor ortaya.Sahil kenarında bir banka oturuyor.Adam, her akşam gittiği mekandan çıktığı zaman sahile gidip denizin dalga sesinin eşliğinde,mekanda gözlemlediği insanları kendi hikayelerinde birer kahraman haline getiriyor.Kahramanlar gerçek ve hayal ürünü.Yani insan tanımadığı kişileri ne kadar tanıyormuş gibi yazabilir ki sadece karakterin taslağını oluşturmasında gerçek kişiler ona yardımcı oluyorlar.Bu adam bir senarist fakat daha ünlenememiş.Bu zamana kadar birçok kitap yazmış fakat hiçbir yayın evinden olumlu bir cevap alamamış ama bu adamın sevdiği tek şey yazmak ve bundan hiçbir zaman vazgeçmeyecek.Hala ufakta olsa bir umudu var,gelecekte çok iyi bir senarist ve yazar olacağına dair.Her yeni hikayeye başladığında içinde bir korku olmasına rağmen bu sefer olacak umuduyla asla vazgeçmiyor.İşte bir insan ufacık bir umutla bile yaşayabiliyor.Korku cesareti kıran bir unsur fakat o ufacık umut ona cesareti aşılıyor.(Yalın bir hikaye ve küçücük ışık parçasının sağladığı cesaret.Olayın özeti, büyük umutlarla başlanan çok hikayeler vardır ama bir gün büyük hayal kırıklığı yaşatır  insana.Ufak beklentilerle başlanan her şey zaman alır ama sonucu bir hayal kırıklığıda olsa sizi çok etkilemez.)

Yorumlar

Popüler Yayınlar