Marco





  Sabah gözünde koca koca çapaklarla, aptal bir surat ifadesiyle banyodaki aynadan kendisine bakıyordu. Dün akşam geç saatlere kadar verdiği keyifli konserden sonra bugün öğlen koca çapaklarla uyanması hem yorgunluk hem de zafer belirtisiydi.  Bozcaada kalesine yakın bir ev kiralamıştı birkaç hafta daha burada kalmayı planlıyordu. Kaldığı yer, eski bir rum ailesine ait antika mobilyalarla döşeli ve mükemmel bir balkon manzarasına sahip şahane bir müstakil taşevdi. Sanatçılar' ın genel tercihi otantik ve antika kokulu evlerdir. Kendisi ünlü bir caz şarkıcısı ve eski bir saksafon ustasıydı. Genelde konserlerini adalarda verip hem tatilini yapıyordu hem de parasını kazanıyordu. Şimdi muhteşem manzara eşliğinde balkonda kahvaltı yapacaktı ve bu yüzden de dışarı çıkıp köşedeki mahalle fırınından simitini ve yanındaki bakkaldan zeytin ve peynirini almaya gitti. Neyse o gelene kadar biz durumu anlatmaya devam edelim. Yatak odasında komodinin üstünde duran Yüzyıllık Yalnızlık kitabı acaba hayatı hakkında verdiği bir ipucumuydu? Salonda kendisi siyah, gözleri yeşil bir kedi bana bakıyor  ve aynı zamanda da ortalıkta saçılmış 60'lara ait plaklar vardı. Dağınık bir ruh haline sahip olduğunuda böylece anlıyorduk. Tek hoşuma giden evde televizyon yerine gramofon olmasıydı. Eve geri döndüğünde elinde meydan da bulunan Vasilaki'nin dükkanından aldığı bir şarap vardı. Ah Marco iyi bir sanatçısın ama çok içiyorsun be ... Belki de sen haklısın derdini ancak unutursun.

Yorumlar

Popüler Yayınlar