Calvino’nun Görünmez Kentleri
Marco Polo: “Köprüyü taşıyan şu taş
ya da bu taş değil, önemli olan taşların oluşturduğu kemerin kavisi. Taşlar
yoksa kemer de yoktur.”
Çalıştığım
dergi için önümüzdeki ay yayınlanacak olan fotoğraf hikayeciliği adı altında bir
yazı yazdım. Hatırladığım kadarıyla bugüne kadar İtalyan Edebiyatıyla ilgili
bir yapıt okumamıştım, anlattığım hikayeye uygun bir kitap araştırması yaptım
ve karşıma “Görünmez Kentler” çıktı. Bu kitabın ismini yazımda kullandım
ve daha sonra da satın alıp okudum. Italo Calvino’nun “Görünmez Kentler” adlı eseri hakkında düşüncelerim biraz karmaşık çünkü fazlasıyla sorgulanması
gereken noktalar mevcut. Öncelikle kitabın altyapısını ve daha sonra da
Calvino’nun sanatını anlayabilmeniz için yapıtın giriş kısmındaki yaklaşık 40
sayfayı okumanız lazım.
Biliyorsunuz ki İtalyan Edebiyatı, destansı ve
şiirsel bir anlatıma sahiptir, bu yüzden dilimize çevrildiğinde bu yapıya
dikkat edilerek düz yazı haline getirilmesi gerekir. Kitabın çevirmeni Işıl
Saatçıoğlu bu tarza saygıyla yaklaşmış. Aslında, kitabın orijinal yapısını
korumak için yapılan bu düşünceli hareket iyi bir şey sayılabilirken, alışık
olmayan biri okurken bocalayabilir. Kitap’ta Marco Polo ile Kubilay Han’ın
satranç oynadıkları sırada gerçekleştirdikleri felsefi içerikli konuşmalarına
yer verilmiş. Ayrıca, sohbet esnasında Marco Polo yolculuklarında gördüğü
kentlerden bahseder fakat bu kentler imgesel ve gizemlidir. Anlatılan hayali
kentlerin isimleri birer kadın ismi olması, sanki kadınların karakter yapılarından
yola çıkarak kentlerin siyasi ve toplumsal durumları hakkında ipuçları vermiş.
Sürreal sanat çalışmalarında bile realiteden beslenme vardır. Bir objenin
gerçekte nasıl olduğunu görmeden veya bilmeden sanatçı kendi yorumunu katamaz.
Açıkcası, kolaycılıktan kaçan, sorgulayıcı yaklaşan ve sentezlemeyi sevenler için kütüphanelerinde bulundurmaları gereken değerli bir sanat eseri diyebilirim.
Yorumlar
Yorum Gönder